Sel Nedir?
Sel, bir bölgede toprağı belirli bir süre için tamamen veya kısmen su altında bırakan; ani, büyük ve düzensiz su akıntılarına verilen isimdir. Bir akarsu veya deniz, göl gibi büyük su kitleleri kimi zaman fazlasıyla suyla yüklenir, bunun sonucunda taşarak yatağından çıkar ve "sel" adı verilen bir doğal felakete neden olur.
Türkiye; %57’si dağlık arazi sınıfına giren yük- sek, engebeli bir topoğrafyaya sahip olup, ortalama yüksekliği 1132 metredir. Top- lam alanın %46’sını %40’tan fazla eğime,
Sel, bir bölgede toprağı belirli bir süre için tamamen veya kısmen su altında bırakan; ani, büyük ve düzensiz su akıntılarına verilen isimdir. Bir akarsu veya deniz, göl gibi büyük su kitleleri kimi zaman fazlasıyla suyla yüklenir, bunun sonucunda taşarak yatağından çıkar ve "sel" adı verilen bir doğal felakete neden olur.
İnsanlar tarih öncesi çağlardan beri yaşamak için hep nehir kıyılarını ve deniz kenarlarını tercih etmiştirler, çünkü suya yakın olmak demek aynı zamanda kolay ulaşım, daha yumuşak bir iklim ve daha verimli topraklar demektir. Bazı insanlar taşabilecek bu sulara yakın olmasalardı sel bir afet olarak sayılmayacaktı.
Türkiye; %57’si dağlık arazi sınıfına giren yük- sek, engebeli bir topoğrafyaya sahip olup, ortalama yüksekliği 1132 metredir. Top- lam alanın %46’sını %40’tan fazla eğime,
%62,5’tan fazlasını da %15’ten büyük eğime sahip alanlar teşkil etmektedir. 1000 metrenin üzerindeki alanlar ülkenin % 56’sını, 0-20 cm derinlikteki toprak- ların alanı toplam alanın % 40’ını kapsamaktadır.
Türkiye; topoğrafik yapısının yüksek ve engebeli olu- şu, jeolojik yapı ve toprakların erozyona karşı hassasi- yeti, yarı kurak iklim şartlarının karakteristik özellikle- rine sahip olması, şiddetli sağanak yağışlar sebebiyle, erozyon ve sel felaketine oldukça hassas bir yapıda bulunmaktadır.
Topoğrafyanın dağlık yapıya sahip olması, meylin yüksek olması, yağış olarak düşen suyun hareketini hızlandırmaktadır. Özellikle çıplak arazilere düşen yağışlar, toprağa infiltrasyonu sağlanamadığından yüzey akışı olarak kendini göstermektedir. Ayrıca arazilere düşen yağışların yüzey akışı haline geçmesi toprak erozyonunu hızlandırmakta, verimli toprak- ların ve organik maddelerin göl, gölet, baraj, liman ve denizlere taşınmalarına sebep olmaktadır. Taşınan verimli topraklar ve diğer malzemeler kanalları, su yapılarını ve drenaj sistemlerini tıkayarak; göl, gö- let, baraj ve limanlarda birikerek bu yapıların faydalı ekonomik ömrünü azaltmaktadır. Dere ve ırmak ke- narlarında taşkınların meydana gelmesiyle ekili-dikili
Türkiye ve yakın civarındaki bölgenin genel coğrafi şartları yönüyle; Fırat, Dicle, Aras ve Çoruh gibi akar- su havzalarında menbada yer almanın avantajlarını, Asi ve Trakya bölgesi havzalarında ise akış aşağıda bulunmanın dezavantajlarını taşıdığı görülmektedir. Türkiye’deki coğrafi bölgelerimizde değişik zaman- larda pek çok kişinin çeşitli şekillerde zarar gördüğü birçok sel ve taşkın hadisesine rastlamak mümkün- dür. Misal olarak; 1998 Trabzon-Beşköy selinde 60 kişi hayatını kaybetmiş ve 1000 kişi selden etkilenmiştir.
1995 yılında Ankara, İstanbul ve Senirkent sel ve taşkınlarında 74 kişi hayatını kaybetmiş, 46 kişi yara- lanmış, 2000 kişi evsiz kalmış, 10 000 kişi etkilenerek
65 milyon dolar zarar meydana gelmiştir. 2009 yılında İstanbul’da Ayamama deresinde meydana gelen sel felaketinde 31 vatandaşımız, 2012 yılında Samsun’da meydana gelen sel felaketinde de 11 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir, Adıyaman, Gaziantep, Şanlı- urfa, Sinop, Balıkesir, Çanakkale illerinde can ve mal kaybına sebep olan sel ve taşkın hadiseleri yaşanmış- tır.
Türkiye’de 2000-2012 yılları arasında gerçekleşen
484 sel ve taşkınlarda 229 kişi hayatını kaybetmiş, toplam 308.894 hektar alan sellerden etkilenmiştir.
Kaynak:Yukarı Havza Sel Kontrolü Eylem Planı
0 comments: