Showing posts with label iklimsel doğa olayları. Show all posts
Showing posts with label iklimsel doğa olayları. Show all posts

Thursday, October 28, 2021

Nem Nedir?

 Global Bilgiler

Nem, havada bulunan su buharı miktarıdır. Nem ölçümlerinde mutlak nem, bağıl nem ve spesifik nem hesaplanır. Mutlak nem birim hacimdeki nem miktarıdır. Gram/metreküp olarak verilir. Bağıl nem havadaki nem miktarının o havanın alabileceği maksimum neme olan oranıdır. Birimsel olarak verilir ve sıcaklık ile ters orantılıdır. Spesifik nem ise bir gazda bulunan su buharı ağırlığının gaz ağırlığına olan oranıdır. İngilizcede moisture ise bir katının aldığı ya da verdiği sıvı miktarına denir. Türkçede ise tam bir karşılığı yoktur, rutubet olarak adlandırılabilir. Çiğ noktasında ise yüzey üzerindeki bağıl nem %100’e eşittir. Bu, çiğ noktasının sıcaklığında havanın (ya da ilgili gazın) suya doyduğu anlamına gelir, sıcaklığın biraz daha azalması durumunda yüzey üzerinde bir miktar su yoğunlaşacaktır.

BD  /  at  October 28, 2021  /  No comments

 Global Bilgiler

Nem, havada bulunan su buharı miktarıdır. Nem ölçümlerinde mutlak nem, bağıl nem ve spesifik nem hesaplanır. Mutlak nem birim hacimdeki nem miktarıdır. Gram/metreküp olarak verilir. Bağıl nem havadaki nem miktarının o havanın alabileceği maksimum neme olan oranıdır. Birimsel olarak verilir ve sıcaklık ile ters orantılıdır. Spesifik nem ise bir gazda bulunan su buharı ağırlığının gaz ağırlığına olan oranıdır. İngilizcede moisture ise bir katının aldığı ya da verdiği sıvı miktarına denir. Türkçede ise tam bir karşılığı yoktur, rutubet olarak adlandırılabilir. Çiğ noktasında ise yüzey üzerindeki bağıl nem %100’e eşittir. Bu, çiğ noktasının sıcaklığında havanın (ya da ilgili gazın) suya doyduğu anlamına gelir, sıcaklığın biraz daha azalması durumunda yüzey üzerinde bir miktar su yoğunlaşacaktır.

Çisenti Nedir?

 Global Bilgiler



Çisenti genellikle stratüs tipi bulutlardan yağar ve sisli havalarda görülür.

Çisenti ya da çiseleme, çok küçük su damlaları halindeki bir yağış türü. Çoğunlukla 0,2-0,5 mm çapında olan damlacıklar hava akımları nedeniyle bazen uçuyor gibi görünürler. Büyük damlalar yağmur damlası iken, daha küçük olanlar genellikle bulut veya sis damlacıklarıdır. Meteorolojik sembolü DZ'dir.

Çisenti genellikle sisli havalarda görülür. Çoğunlukla stratüs tipi bulutlardan yağar.
BD  /  at  October 28, 2021  /  No comments

 Global Bilgiler



Çisenti genellikle stratüs tipi bulutlardan yağar ve sisli havalarda görülür.

Çisenti ya da çiseleme, çok küçük su damlaları halindeki bir yağış türü. Çoğunlukla 0,2-0,5 mm çapında olan damlacıklar hava akımları nedeniyle bazen uçuyor gibi görünürler. Büyük damlalar yağmur damlası iken, daha küçük olanlar genellikle bulut veya sis damlacıklarıdır. Meteorolojik sembolü DZ'dir.

Çisenti genellikle sisli havalarda görülür. Çoğunlukla stratüs tipi bulutlardan yağar.

Kar Yağışı Nedir?

 Global Bilgiler


Kar, bir yağış çeşididir.

Çok sayıda kar kristal çeşidi olmasına rağmen hepsi altı köşelidir. Kar tanelerinin kristal yapıları birbirinin tıpa tıp aynısı değildir. Mikroskopla büyütülen kar taneleri üzerinde yapılan araştırmalarda, kristal yapıları birbirinin aynı olan iki kar tanesine rastlanmamıştır. Kar kristalleri üzerinde ilk araştırmaları yapan ABD'li Wilson Bentley, gördüğü muhteşem sanat karşısında adeta büyülenmiş ve elli yıl boyunca sürekli kar kristali fotoğrafı çekmiştir. Elde ettiği 6000 resim içinde kristal yapıları birbirinin aynı olan iki kar tanesine rastlayamamıştır. Daha sonraları diğer bilim adamlarının sürdürdüğü çalışmalar neticesinde şimdiye kadar kar tanecikleri arasında aynı büyüklükte, aynı şekilde ve aynı sayıda su molekülü ihtiva eden iki kristal bile bulunamamıştır.

Kar kristallerinin şekillerinin çok fazla çeşitlilik göstermesi, popüler olan "birbirine benzer iki tane yok" ifadesine yol açmıştır. İstatistik olarak mümkün olmasına rağmen, yere inerken kristalin maruz kaldığı sıcaklık ve nem çok fazla değişkenlik gösterdiği için aynı şekilde iki kristal oldukça ender oluşur. 1885 yılından itibaren mikroskopla fotoğraflama yöntemi ile ikiz kar kristali arama girişimleri sonucunda bugün binlerce kar kristalinin farklı varyasyonlarını bilmekteyiz. Aynı koşullarda oluşan kar kristallerinin birbirlerine benzer olmaları, oluşum ortamları birbirine ne kadar çok benzerse, o kadar olasıdır. Birbirinin aynısı iki kar kristali 1988 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Wisconsin eyaletinde tespit edilmiştir.

Çapları 2-4 mm, ağırlıkları ise yaklaşık 0,005 gram olan kar tanecikleri havanın gösterdiği direnç sebebiyle süzülerek (limit hızla) yere inerler. Bu inme sırasında tanecikler birbirlerini ittiklerinden yapışmazlar. Özelliklerini koruyarak yere inerler. Bunlar güneş ışığını tamamen yansıttıkları için beyaz olarak görülürler. Kar yağışı genellikle hava sıcaklığı -4 °C ilâ -20 °C arasındayken olur. Bu yağış, sıcaklık sıfırın altında birkaç derece olduğunda ağır, nemli, ebatları bir santimetreye ulaşan parçalar halinde gerçekleşir. “Lapa lapa kar yağması” tabiri bu durum için kullanılır. Atmosfer ile toprağın sıcaklıkları eşit olursa yüzeye ulaşan kar hemen erimez. Toprak sıcaklığı atmosfer sıcaklığının üzerinde ise, yere düşen kar kısa sürede erir.

Dünya üzerinde bir bölgede, kar yağışı olma ihtimali, o bölgenin ekvatordan uzaklık ve deniz seviyesinden yüksekliği ile doğru orantılıdır. Buna rağmen ılıman bölgelerin kara iklimi görülen kısımlarında, ekvatordan uzaklık ve denizden yükseklik şartları yeterli durumda olmasa bile, kar yağışı görülür. Yapılan araştırmalarda bütün yağışların altı veya sekizde birinin kar olarak gerçekleştiği anlaşılmıştır. Karın, tarım toprağını koruması ve nemli tutmasında önemi büyüktür. Kar, yeryüzü ve yeraltı su rezervlerinin ana kaynağıdır.

Kar, -8 °C’de, bitkilerin üzerinde ince bir hava tabakası bırakarak, bu bölgeyi 0 °C olacak şekilde örter. Kış boyunca toprak ve bitkileri donmaktan koruyan kar, ilkbaharda sıcaklığın artmasıyla eriyerek nehirlere ulaşır. Ayrıca kışın yağan ve dörtte üçü üst kısımlarda kalan kar, yaz kuraklığına karşı da toprağı ve bitkileri korumuş olur. Karda bulunan amonyak, kar erimesiyle birlikte toprakta kalır. Bu amonyak, azot bakterileri tarafından kalsiyum nitrat gibi azot tuzlarına çevrilerek bitkilerin azot ihtiyacını karşılar.

Kar tanelerinin kristalizasyonu

Genellikle çapları 2-4 mm, ağırlıkları ise yaklaşık 0,005 gram'dır. Kar tanesi, oluşmaya başladığı zamanki sıcaklığa ve neme göre şekil alır. Nadiren yaklaşık -2 ° C derecede kar taneleri simetrik üçgen şeklinde oluşur. Kar tanelerinin çoğu çıplak gözle düzensiz görünür, ama resimlerde şekillerin çekiciliği nedeniyle mükemmele yakın görülebilir. İnce ve düz şekilli kristaller hava 0 ° C ila -3 ° C arasında oluşur. -3 ° C ila -8 ° C arasında kristaller iğne, içi boş sütunlar veya prizmalar (uzun ince kalem şekli) şeklinde oluşur. -8 ° C. ila -22 ° C arasında tabak şekline döner ve bazen dallı ve dendritik özellikler taşır. Sıvı ile buz arasındaki buhar basıncının maksimum farkı yaklaşık -15 ° C derecede görülür ve bu ısıda kristaller sıvı damlacıklarını tüketerek hızla büyürler. -22 ° C derece altında kristaller sütun şekline girer ancak çok daha karmaşık büyüme modellerine de sahiptir. Sütunlar, düzlemler, yan-düzlemler, kurşun-rozetler gibi şekiller oluşur. Eğer bir kristal yaklaşık −5 °C derecede sütun şeklinde bir büyüme eğiliminde ise, bu sütunlar daha sıcak bir havaya rastladığında sütunun sonunda bir tabak-plaka veya dendritik şekiller oluşur, ve bu kristallere "şapkalı sütun" denir.
BD  /  at  October 28, 2021  /  No comments

 Global Bilgiler


Kar, bir yağış çeşididir.

Çok sayıda kar kristal çeşidi olmasına rağmen hepsi altı köşelidir. Kar tanelerinin kristal yapıları birbirinin tıpa tıp aynısı değildir. Mikroskopla büyütülen kar taneleri üzerinde yapılan araştırmalarda, kristal yapıları birbirinin aynı olan iki kar tanesine rastlanmamıştır. Kar kristalleri üzerinde ilk araştırmaları yapan ABD'li Wilson Bentley, gördüğü muhteşem sanat karşısında adeta büyülenmiş ve elli yıl boyunca sürekli kar kristali fotoğrafı çekmiştir. Elde ettiği 6000 resim içinde kristal yapıları birbirinin aynı olan iki kar tanesine rastlayamamıştır. Daha sonraları diğer bilim adamlarının sürdürdüğü çalışmalar neticesinde şimdiye kadar kar tanecikleri arasında aynı büyüklükte, aynı şekilde ve aynı sayıda su molekülü ihtiva eden iki kristal bile bulunamamıştır.

Kar kristallerinin şekillerinin çok fazla çeşitlilik göstermesi, popüler olan "birbirine benzer iki tane yok" ifadesine yol açmıştır. İstatistik olarak mümkün olmasına rağmen, yere inerken kristalin maruz kaldığı sıcaklık ve nem çok fazla değişkenlik gösterdiği için aynı şekilde iki kristal oldukça ender oluşur. 1885 yılından itibaren mikroskopla fotoğraflama yöntemi ile ikiz kar kristali arama girişimleri sonucunda bugün binlerce kar kristalinin farklı varyasyonlarını bilmekteyiz. Aynı koşullarda oluşan kar kristallerinin birbirlerine benzer olmaları, oluşum ortamları birbirine ne kadar çok benzerse, o kadar olasıdır. Birbirinin aynısı iki kar kristali 1988 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Wisconsin eyaletinde tespit edilmiştir.

Çapları 2-4 mm, ağırlıkları ise yaklaşık 0,005 gram olan kar tanecikleri havanın gösterdiği direnç sebebiyle süzülerek (limit hızla) yere inerler. Bu inme sırasında tanecikler birbirlerini ittiklerinden yapışmazlar. Özelliklerini koruyarak yere inerler. Bunlar güneş ışığını tamamen yansıttıkları için beyaz olarak görülürler. Kar yağışı genellikle hava sıcaklığı -4 °C ilâ -20 °C arasındayken olur. Bu yağış, sıcaklık sıfırın altında birkaç derece olduğunda ağır, nemli, ebatları bir santimetreye ulaşan parçalar halinde gerçekleşir. “Lapa lapa kar yağması” tabiri bu durum için kullanılır. Atmosfer ile toprağın sıcaklıkları eşit olursa yüzeye ulaşan kar hemen erimez. Toprak sıcaklığı atmosfer sıcaklığının üzerinde ise, yere düşen kar kısa sürede erir.

Dünya üzerinde bir bölgede, kar yağışı olma ihtimali, o bölgenin ekvatordan uzaklık ve deniz seviyesinden yüksekliği ile doğru orantılıdır. Buna rağmen ılıman bölgelerin kara iklimi görülen kısımlarında, ekvatordan uzaklık ve denizden yükseklik şartları yeterli durumda olmasa bile, kar yağışı görülür. Yapılan araştırmalarda bütün yağışların altı veya sekizde birinin kar olarak gerçekleştiği anlaşılmıştır. Karın, tarım toprağını koruması ve nemli tutmasında önemi büyüktür. Kar, yeryüzü ve yeraltı su rezervlerinin ana kaynağıdır.

Kar, -8 °C’de, bitkilerin üzerinde ince bir hava tabakası bırakarak, bu bölgeyi 0 °C olacak şekilde örter. Kış boyunca toprak ve bitkileri donmaktan koruyan kar, ilkbaharda sıcaklığın artmasıyla eriyerek nehirlere ulaşır. Ayrıca kışın yağan ve dörtte üçü üst kısımlarda kalan kar, yaz kuraklığına karşı da toprağı ve bitkileri korumuş olur. Karda bulunan amonyak, kar erimesiyle birlikte toprakta kalır. Bu amonyak, azot bakterileri tarafından kalsiyum nitrat gibi azot tuzlarına çevrilerek bitkilerin azot ihtiyacını karşılar.

Kar tanelerinin kristalizasyonu

Genellikle çapları 2-4 mm, ağırlıkları ise yaklaşık 0,005 gram'dır. Kar tanesi, oluşmaya başladığı zamanki sıcaklığa ve neme göre şekil alır. Nadiren yaklaşık -2 ° C derecede kar taneleri simetrik üçgen şeklinde oluşur. Kar tanelerinin çoğu çıplak gözle düzensiz görünür, ama resimlerde şekillerin çekiciliği nedeniyle mükemmele yakın görülebilir. İnce ve düz şekilli kristaller hava 0 ° C ila -3 ° C arasında oluşur. -3 ° C ila -8 ° C arasında kristaller iğne, içi boş sütunlar veya prizmalar (uzun ince kalem şekli) şeklinde oluşur. -8 ° C. ila -22 ° C arasında tabak şekline döner ve bazen dallı ve dendritik özellikler taşır. Sıvı ile buz arasındaki buhar basıncının maksimum farkı yaklaşık -15 ° C derecede görülür ve bu ısıda kristaller sıvı damlacıklarını tüketerek hızla büyürler. -22 ° C derece altında kristaller sütun şekline girer ancak çok daha karmaşık büyüme modellerine de sahiptir. Sütunlar, düzlemler, yan-düzlemler, kurşun-rozetler gibi şekiller oluşur. Eğer bir kristal yaklaşık −5 °C derecede sütun şeklinde bir büyüme eğiliminde ise, bu sütunlar daha sıcak bir havaya rastladığında sütunun sonunda bir tabak-plaka veya dendritik şekiller oluşur, ve bu kristallere "şapkalı sütun" denir.

Kırağı Nedir?

 Global Bilgiler

Kırağı, atmosferik sinir tabakadaki hava partiküllerinin efektif buhar basıncının, yüzeyin sıcaklığına ait buz üstünde donmuş buhar basıncından daha alçak olması sonucu, havadaki su buharının soğuk yüzey ve/veya cisim üzerinde yoğuşarak katı faza geçmesidir. Kısaca kırağı zeminler üzerindeki yoğunlaşmanın buz kristalleri şeklinde olmasıdır. 
Global Bilgiler
Kırağının oluşabilmesi için de havanın açık ve durgun olması gerekir. Oluşum biçimi bakımından çiyden bir farkı yoktur. Meteorolojide yağış kategorisinde değerlendirilmez. Soğumanın çok şiddetli olduğu yerlerde, havanın temas ettiği yüzeylerde buz kristalleri şeklinde oluşan yoğuşma ürünüdür. Türkiye'de bu olay kış mevsiminin başlarında görülür.

BD  /  at  October 28, 2021  /  No comments

 Global Bilgiler

Kırağı, atmosferik sinir tabakadaki hava partiküllerinin efektif buhar basıncının, yüzeyin sıcaklığına ait buz üstünde donmuş buhar basıncından daha alçak olması sonucu, havadaki su buharının soğuk yüzey ve/veya cisim üzerinde yoğuşarak katı faza geçmesidir. Kısaca kırağı zeminler üzerindeki yoğunlaşmanın buz kristalleri şeklinde olmasıdır. 
Global Bilgiler
Kırağının oluşabilmesi için de havanın açık ve durgun olması gerekir. Oluşum biçimi bakımından çiyden bir farkı yoktur. Meteorolojide yağış kategorisinde değerlendirilmez. Soğumanın çok şiddetli olduğu yerlerde, havanın temas ettiği yüzeylerde buz kristalleri şeklinde oluşan yoğuşma ürünüdür. Türkiye'de bu olay kış mevsiminin başlarında görülür.

Çiy Nedir?

 Global Bilgiler


Çiy, atmosferik sınır tabakadaki hava parselinin aktüel buhar basıncının, yüzeyin sıcaklığına ait doymuş buhar basıncından daha yüksek olması sonucu, havadaki su buharının soğuk yüzey ve/veya cisim üzerinde yoğunlaşarak sıvı faza geçmesidir. 

Bahar aylarında bulutsuz gecelerde gerçekleşen radyasyon kaybı, yer yüzeyine temas eden ince bir hava tabakasında fazlaca soğumaya neden olur ve çiy de genellikle bu durumda nem, sıcaklık ve basınç koşulları da uygunsa- gerçekleşir. Yer/cisim sıcaklığı donma seviyesinin altında ise, çiy yerine kırağı gerçekleşir. Çiy, meteoroloji biliminde yağış kategorisine girmez. Hatta klimatolojik rasat cetvellerinde meteorolojik hadise değil, müşahede olarak rapor edilir.

İlkbahar veya yaz mevsiminde sabahları cisimlerin üzerinde, bahçedeki bitkilerin yapraklarında su damlacıkları oluşur. Bu damlacıklar yağmur damlası değildir, geceleri havanın soğumasıyla havada bulunan su buharının yoğunlaşarak oluşturduğu damlacıklardır.


BD  /  at  October 28, 2021  /  No comments

 Global Bilgiler


Çiy, atmosferik sınır tabakadaki hava parselinin aktüel buhar basıncının, yüzeyin sıcaklığına ait doymuş buhar basıncından daha yüksek olması sonucu, havadaki su buharının soğuk yüzey ve/veya cisim üzerinde yoğunlaşarak sıvı faza geçmesidir. 

Bahar aylarında bulutsuz gecelerde gerçekleşen radyasyon kaybı, yer yüzeyine temas eden ince bir hava tabakasında fazlaca soğumaya neden olur ve çiy de genellikle bu durumda nem, sıcaklık ve basınç koşulları da uygunsa- gerçekleşir. Yer/cisim sıcaklığı donma seviyesinin altında ise, çiy yerine kırağı gerçekleşir. Çiy, meteoroloji biliminde yağış kategorisine girmez. Hatta klimatolojik rasat cetvellerinde meteorolojik hadise değil, müşahede olarak rapor edilir.

İlkbahar veya yaz mevsiminde sabahları cisimlerin üzerinde, bahçedeki bitkilerin yapraklarında su damlacıkları oluşur. Bu damlacıklar yağmur damlası değildir, geceleri havanın soğumasıyla havada bulunan su buharının yoğunlaşarak oluşturduğu damlacıklardır.


Gök gürültüsü nedir?

 Global Bilgiler


Gök gürültüsü, şimşek ve yıldırım esnasında oluşan patlamaya benzer yüksek ses. Şimşek sonucu meydana gelen yıldırım demetlerini çevreleyen havada şiddetli bir basınç ve sıcaklık yükselmesi görülür. Yıldırım demetlerini çevreleyen havada oluşan bu ani sıcaklık ve basınç değişimi havanın hızla genleşmesine neden olur. İşte, havanın bu ani genleşmesi sonik ses dalgası yaratır, ki bu da gök gürültüsünü meydana getirir.

Gök gürültüsünün çeşitli sesleri vardır. Ağır ve derinden gelen bir ses, gök gürültüsünün uzaklardan geldiğini gösterir. Çatırtılı gök gürültüsü, yıldırımın birçok kollara ayrıldığında duyulur. Şimşek çakmasından sonra duyulan en kuvvetli sesi, yıldırımın asıl gövdesi; arkadan gelen sesi, ayrıldığı kollar meydana getirir. Ses hızı, ışık hızından çok küçük olduğundan, gök gürültüsü daima şimşek görüldükten sonra duyulur.

Dağlık bölgeler hariç, gök gürültüsünün 30-40 saniyeden fazla sürdüğü pek görülmez. Yapılan tetkiklerde bazı bilim adamlarına göre şimşek ve bunun sonucu gök gürültüsünün meydana gelmesi için elektrik yüklü bulutların uçlarındaki sıcaklığın 28 °C'ye yükselmesi gerekmektedir. Bundan başka, bulut içinde buz parçacıkları ve su damlalarının aynı anda mevcut olmaları, şimşeğin akması için gerekli görülmektedir. Böyle bir durumda bulut içinde sıcaklık -20 °C olduğu seviye etrafında pozitif elektrik yüklü ve 0 °C ile 10 °C arasında bulunan büyük bir alanda ise negatif elektrik yüklü bir merkez bulunur. Bu merkezler esas elektrik boşalım merkezleri olup, şimşek bu merkezler arasındaki kanalda meydana gelir. Kanalın sıcaklığı bir anda hemen hemen 10.000 °C'ye yükselir. Bu ısınma sonunda süratle hacmi genişleyen havadan gürültü olarak dalgalar yayılır.

Gök gürültüsü bazen şimşek mahallinden 64 km uzaktan, ses dalgalarının aşağı atmosferde kırılmalara uğradığı zamanlarda 16-25 km uzaktan işitilebilir. Buna karşılık bazen 16 km'den çok daha kısa mesafelerden bile işitilmediği de olur.

Şimşeğin gözlemciye uzaklığı çok basit bir yöntemle hesaplanabilir. Ses hızı deniz seviyesinde saniyede yaklaşık 340 metredir. Şimşek çakması ile gök gürültüsünün işitilmesi arasındaki zaman farkı hesaplanır. Her bir saniye 340 metre ile çarpılır. Örneğin gök gürültüsü 7 saniye sonra işitilmişse şimşek: 7 s x 340 m/s = 2380 metre uzakta gerçekleşmiştir.

BD  /  at  October 28, 2021  /  No comments

 Global Bilgiler


Gök gürültüsü, şimşek ve yıldırım esnasında oluşan patlamaya benzer yüksek ses. Şimşek sonucu meydana gelen yıldırım demetlerini çevreleyen havada şiddetli bir basınç ve sıcaklık yükselmesi görülür. Yıldırım demetlerini çevreleyen havada oluşan bu ani sıcaklık ve basınç değişimi havanın hızla genleşmesine neden olur. İşte, havanın bu ani genleşmesi sonik ses dalgası yaratır, ki bu da gök gürültüsünü meydana getirir.

Gök gürültüsünün çeşitli sesleri vardır. Ağır ve derinden gelen bir ses, gök gürültüsünün uzaklardan geldiğini gösterir. Çatırtılı gök gürültüsü, yıldırımın birçok kollara ayrıldığında duyulur. Şimşek çakmasından sonra duyulan en kuvvetli sesi, yıldırımın asıl gövdesi; arkadan gelen sesi, ayrıldığı kollar meydana getirir. Ses hızı, ışık hızından çok küçük olduğundan, gök gürültüsü daima şimşek görüldükten sonra duyulur.

Dağlık bölgeler hariç, gök gürültüsünün 30-40 saniyeden fazla sürdüğü pek görülmez. Yapılan tetkiklerde bazı bilim adamlarına göre şimşek ve bunun sonucu gök gürültüsünün meydana gelmesi için elektrik yüklü bulutların uçlarındaki sıcaklığın 28 °C'ye yükselmesi gerekmektedir. Bundan başka, bulut içinde buz parçacıkları ve su damlalarının aynı anda mevcut olmaları, şimşeğin akması için gerekli görülmektedir. Böyle bir durumda bulut içinde sıcaklık -20 °C olduğu seviye etrafında pozitif elektrik yüklü ve 0 °C ile 10 °C arasında bulunan büyük bir alanda ise negatif elektrik yüklü bir merkez bulunur. Bu merkezler esas elektrik boşalım merkezleri olup, şimşek bu merkezler arasındaki kanalda meydana gelir. Kanalın sıcaklığı bir anda hemen hemen 10.000 °C'ye yükselir. Bu ısınma sonunda süratle hacmi genişleyen havadan gürültü olarak dalgalar yayılır.

Gök gürültüsü bazen şimşek mahallinden 64 km uzaktan, ses dalgalarının aşağı atmosferde kırılmalara uğradığı zamanlarda 16-25 km uzaktan işitilebilir. Buna karşılık bazen 16 km'den çok daha kısa mesafelerden bile işitilmediği de olur.

Şimşeğin gözlemciye uzaklığı çok basit bir yöntemle hesaplanabilir. Ses hızı deniz seviyesinde saniyede yaklaşık 340 metredir. Şimşek çakması ile gök gürültüsünün işitilmesi arasındaki zaman farkı hesaplanır. Her bir saniye 340 metre ile çarpılır. Örneğin gök gürültüsü 7 saniye sonra işitilmişse şimşek: 7 s x 340 m/s = 2380 metre uzakta gerçekleşmiştir.

Dağ Dalgası Nedir?

 Global Bilgiler

Topografik yapı sebebi ile oluşan ve “Dağ Dalgası – Mountain Wave” olarak tanımlanan hava akışları, şiddetli rüzgarın dağ gibi yeryüzündeki herhangi bir engele dik açıyla esmesi sonucu meydana gelir. Bu rüzgar dağların, tepelerin yamaçları üstünden aşıp rüzgar altı yamaçtan yere veya yere yakın hava katmanına çarparak akar. Bu çarpma binlerce veya onbinlerce feetlik geriye doğru bir hava sapmasına neden olur. Sapan hava tekrar troposfer ve stratosfer sınırındaki başka bir hava katmanına çarpar ve sapmış havayı geriye, yere doğru sektirir. Bu aşağı-yukarı hareketli döngüsel dalga, dağlarda çoğu zaman görülen alt rüzgarları doğurur. 
Global Bilgiler
Dağ tepelerinin kuytu yamaçlarında gözlenen mercek görünüşlü bulutlar dağ dalgasının varlığının göstergesidir; hava dağın tepesinden estiği zaman, havanın içindeki su buharı mercek biçiminde bulut oluşturacak şekilde yoğuşur. ‘Dağ dalgası bulutu' adını da alan bu bulutlara ‘merceksel bulutlar - lenticular clouds' da denir. 

Yapılan araştırmalarda pilotlar tarafından “Dağ dalgası” ile ilişkili olarak kullanılabilen diğer ifadeler;

- “standing wave” (durağan dalga) 
- “lee wave” (rüzgar altı dalgası) 
- “gravity wave” (yerçekimi dalgası) 
- “standing lenticular” (durağan merceksel) 
- “altocumulus standing lenticularis” 
- ACSL (altokümülüs durağan merceksel) 
- ya da sadece “wave”(dalga) 

Dağ dalgası hareketi ile karşılaşan hava araçlarında irtifa sapmaları ve hava sürati dalgalanmaları meydana gelebilir. Bu durumla karşılaşan hava araçları; seviye/irtifa değişikliği ve/veya vektör talep edebilir, hatta RVSM uygunluğunun devam ettirilemediğini rapor edilebilir. Hava araçları pilotları tarafından rapor edilen dağ dalgası hareketlerinin; görevli hava trafik kontrolörleri tarafından bölgede uçmakta olan tüm hava araçlarına bildirilmesi uçuş güvenliği açısından önem arz etmekte olup, diğer hava araçlarına iletilecek söz konusu raporlar;
 — rapor eden uçağın tipi, 
— seviyesi ya da irtifası,
— rapor saati, 
— pozisyonu, 
— şiddeti [hafif (light), orta (modarete) ya da kuvvetli (heavy)] ve 
— rapor edilen diğer bilgileri (irtifa sapması, hız değişiklikleri vb.) içermelidir.

Dağ dalgası oluşması için şu şartlar gerekir:
  • Dağ sırasına hemen hemen dik olarak gelen rüzgâr
  • Dağ zirvesinde 20 knot'ı bulan rüzgâr şiddeti
  • Dağ üzerinde kararlı hava kütlesi veya 15.000 ft altında inversiyon
Dağ dalgaları şiddetli türbülans ve rüzgâr nedeniyle uçuş emniyeti açısından oldukça tehlikeli bir olaydır.
Dağ dalgaları meteoroloji tahmin ve raporlarında "MTW" kodu ile gösterilir.
BD  /  at  October 28, 2021  /  No comments

 Global Bilgiler

Topografik yapı sebebi ile oluşan ve “Dağ Dalgası – Mountain Wave” olarak tanımlanan hava akışları, şiddetli rüzgarın dağ gibi yeryüzündeki herhangi bir engele dik açıyla esmesi sonucu meydana gelir. Bu rüzgar dağların, tepelerin yamaçları üstünden aşıp rüzgar altı yamaçtan yere veya yere yakın hava katmanına çarparak akar. Bu çarpma binlerce veya onbinlerce feetlik geriye doğru bir hava sapmasına neden olur. Sapan hava tekrar troposfer ve stratosfer sınırındaki başka bir hava katmanına çarpar ve sapmış havayı geriye, yere doğru sektirir. Bu aşağı-yukarı hareketli döngüsel dalga, dağlarda çoğu zaman görülen alt rüzgarları doğurur. 
Global Bilgiler
Dağ tepelerinin kuytu yamaçlarında gözlenen mercek görünüşlü bulutlar dağ dalgasının varlığının göstergesidir; hava dağın tepesinden estiği zaman, havanın içindeki su buharı mercek biçiminde bulut oluşturacak şekilde yoğuşur. ‘Dağ dalgası bulutu' adını da alan bu bulutlara ‘merceksel bulutlar - lenticular clouds' da denir. 

Yapılan araştırmalarda pilotlar tarafından “Dağ dalgası” ile ilişkili olarak kullanılabilen diğer ifadeler;

- “standing wave” (durağan dalga) 
- “lee wave” (rüzgar altı dalgası) 
- “gravity wave” (yerçekimi dalgası) 
- “standing lenticular” (durağan merceksel) 
- “altocumulus standing lenticularis” 
- ACSL (altokümülüs durağan merceksel) 
- ya da sadece “wave”(dalga) 

Dağ dalgası hareketi ile karşılaşan hava araçlarında irtifa sapmaları ve hava sürati dalgalanmaları meydana gelebilir. Bu durumla karşılaşan hava araçları; seviye/irtifa değişikliği ve/veya vektör talep edebilir, hatta RVSM uygunluğunun devam ettirilemediğini rapor edilebilir. Hava araçları pilotları tarafından rapor edilen dağ dalgası hareketlerinin; görevli hava trafik kontrolörleri tarafından bölgede uçmakta olan tüm hava araçlarına bildirilmesi uçuş güvenliği açısından önem arz etmekte olup, diğer hava araçlarına iletilecek söz konusu raporlar;
 — rapor eden uçağın tipi, 
— seviyesi ya da irtifası,
— rapor saati, 
— pozisyonu, 
— şiddeti [hafif (light), orta (modarete) ya da kuvvetli (heavy)] ve 
— rapor edilen diğer bilgileri (irtifa sapması, hız değişiklikleri vb.) içermelidir.

Dağ dalgası oluşması için şu şartlar gerekir:
  • Dağ sırasına hemen hemen dik olarak gelen rüzgâr
  • Dağ zirvesinde 20 knot'ı bulan rüzgâr şiddeti
  • Dağ üzerinde kararlı hava kütlesi veya 15.000 ft altında inversiyon
Dağ dalgaları şiddetli türbülans ve rüzgâr nedeniyle uçuş emniyeti açısından oldukça tehlikeli bir olaydır.
Dağ dalgaları meteoroloji tahmin ve raporlarında "MTW" kodu ile gösterilir.

Kum Fırtınası Nedir?

 Global Bilgiler

Kum fırtınası veya toz fırtınası, kurak ve yarı kurak bölgelerde yaygın olan meteorolojik olay. Kum fırtınası, boranın cephesinin gevşek kum ve tozun uçurulduğunda ortaya çıkar. Parçacıklar, uçurulma ve durdurulma ile nakledilir ve bir yerde toprak erozyonuna ve başka yerde depozisyona neden olur.

Sahra Çölü ve Arap Yarımadası çevresindeki kurak topraklar, İran, Pakistan ve Hindistan'dan gelip Umman Denizi'nde biriktirilen bazı katkılar ile birlikte, havadan inen kum ve toz başlıca kaynaktır. Çin'deki fırtınalar ise Büyük Okyanus'a tozları yerleştirir.

Sahra Çölü ve Arap Yarımadasının dışında ABD ile Kanada'da Rocky Dağları'nın doğusu boyunca uzanan Büyük Düzlüklerde, Çin'in İç Moğolistan Özerk Bölgesi'nden Moğolistan Cumhuriyeti'ne uzanan Gobi Çölünde ve Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde bulunan Taklamakan Çölü'nde meydana gelen kum fırtınası bilinir.
Kum fırtınası ve toz fırtınası

Kum fırtınası terimi çoğunlukla çöldeki kum fırtınası bağlamında kullanılır ve özellikle Sahra'da görünürlüğü düşüren ince parçacıkların yanı sıra, önemli bir miktarda daha büyük kum parçacıklarının yüzeye yakın yerlerde uçurulduğunda kullanılr.

Toz fırtınası terimi ise daha ince parçacıkların uzun mesafelerde uçurulduğunda ve özellikle kentsel alanları etkilediğinde kullanılır.
BD  /  at  October 28, 2021  /  No comments

 Global Bilgiler

Kum fırtınası veya toz fırtınası, kurak ve yarı kurak bölgelerde yaygın olan meteorolojik olay. Kum fırtınası, boranın cephesinin gevşek kum ve tozun uçurulduğunda ortaya çıkar. Parçacıklar, uçurulma ve durdurulma ile nakledilir ve bir yerde toprak erozyonuna ve başka yerde depozisyona neden olur.

Sahra Çölü ve Arap Yarımadası çevresindeki kurak topraklar, İran, Pakistan ve Hindistan'dan gelip Umman Denizi'nde biriktirilen bazı katkılar ile birlikte, havadan inen kum ve toz başlıca kaynaktır. Çin'deki fırtınalar ise Büyük Okyanus'a tozları yerleştirir.

Sahra Çölü ve Arap Yarımadasının dışında ABD ile Kanada'da Rocky Dağları'nın doğusu boyunca uzanan Büyük Düzlüklerde, Çin'in İç Moğolistan Özerk Bölgesi'nden Moğolistan Cumhuriyeti'ne uzanan Gobi Çölünde ve Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde bulunan Taklamakan Çölü'nde meydana gelen kum fırtınası bilinir.
Kum fırtınası ve toz fırtınası

Kum fırtınası terimi çoğunlukla çöldeki kum fırtınası bağlamında kullanılır ve özellikle Sahra'da görünürlüğü düşüren ince parçacıkların yanı sıra, önemli bir miktarda daha büyük kum parçacıklarının yüzeye yakın yerlerde uçurulduğunda kullanılr.

Toz fırtınası terimi ise daha ince parçacıkların uzun mesafelerde uçurulduğunda ve özellikle kentsel alanları etkilediğinde kullanılır.

Gökkuşağı Nedir?

 Global Bilgiler


Gökkuşağı, güneş ışınlarının yağmur damlalarında veya sis bulutlarında yansıması ve kırılmasıyla meydana gelen ve ışık tayfı renklerinin bir yay şeklinde göründüğü meteorolojik bir olaydır. Gökkuşağında görülen yedi renk; kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mordur.

Oluşumu

Tipik bir gök kuşağı kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, civit ve mor renklerinden meydana gelen bir renk sırasına sahip bir veya daha fazla aynı merkezli arklardan ibarettir. En çok rastlanan çeşidi ilkel (birinci) gökkuşağıdır. Bu çeşidin merkez açısı 42° civarındadır ve kırmızı renk dış tarafa, mor renk iç tarafa isabet eder. Bazen ışığı daha zayıf merkez açısı 50° civarında olan tali (ikinci) gökkuşağına da rastlanır.Güneşin ufuktan yüksekliği 52 dereceyi geçerse gökkuşağı oluşmaz, 42,5 derecenin üzerinde olursa gökkuşağı görülmez. Bunda renk dizilişi diğerinin tersidir. Bunların haricinde sadece dar kırmızı veya kırmızı-yeşil renk bantlarından müteşekkil küçük kuşaklar da görülür ve bunlar birinci gökkuşaklarının iç tarafında ve ikincilerin dış tarafında bulunurlar.Gökkuşakları; ışık ışınlarının yağmur damlaları ve sis tanecikleri tarafından kırılması, yansıtılması ve dağıtılması ile meydana gelir. Büyük damlaların meydana getirdiği kuşaklar en parlak ve renk ayrılması en belirgin olanlarıdır. Küçük yağmur damlalarının meydana getirdiği kuşaklar ise daha zayıf ve daha geniş olurlar. Bunun en tipik örneği sis kuşağı olarak da isimlendirilen ve sis bulutu veya buğusu tarafından meydana getirilen beyaz kuşaklardır.

− Genellikle yarım çember olarak gözükmelerine karşın, bir dağ tepesinden veya uçaktan bakıldığında, gökkuşağı konisi olarak adlandırılan çember şeklinde görülebilir.

− Gökkuşağının olabilmesi için gökyüzünde güneş olmalıdır.Gökkuşaklarının sık göründüğü zaman ikindiye doğru özellikle sağanak yağışların geçmesinden sonraki zamandır.Gökkuşağı daima güneşin tam karşısında olan kısımdadır.Gökkuşağını görebilmek için güneşe arkamızı dönmemiz gerekmektedir.
Mitoloji ve halk kültürü

Mitolojiye göre Yunan tanrılarının kraliçesi olan Hera yeryüzüyle haberleşmek istediğinde, "renkli elbise" sini giyerek giden haberci İris'i gönderirdi.Eski Atinada'ki ölümlüler İris'in görev başında olduğunu gökkuşağını görünce anlarlardı. Birçok kültür gökkuşağını cennet ile dünya arasındaki köprü olarak görmektedir. Doğadaki en güzel manzaralardan biri olan gökkuşağı batı kültüründe umut ve şans sembolü olmuştur. İran Müslümanlarına göre gökkuşağındaki renklerin bir önemi vardır. Yeşil bolluk, kırmızı savaş ve sarı ise ölüm anlamına gelir. Sibirya’da güneşin dili olarak düşünülür. Güney Amerika Yerlileri ise denizin üzerinde görülmesinin bir şans olduğuna inanırlar. Diğer adları; alkım, ebekuşağı, ebemkuşağı, eleğimsağma, hacılarkuşağı, meryemanakuşağı, alaimisemadır. Yeygör, Süleyke gibi adlarla da bilinir. Moğollar Solongo derler. Buryatlar ise Holongo olarak söylerler.

Türk kültüründe Alkım veya “Alakuşak” da denir. Umay Ana yeryüzüne inmek için gökkuşağını kullanır. Bazen göğe asılmış bir yay olarak düşünülür. Bazen bir yol olarak tasvir edilir. "Al inancı"yla bağlantılı olarak ele alındığında yerle göğü birbirine bağlayan büyülü bir köprü olduğu anlaşılır. Pura adlı koçlar veya atlar (ruhlar) alkımın üzerinde görülürler. Kazakçadaki tabir ise başka bir mitolojik varlıkla ilgilidir ve Kempirkoşak (Kempirkuşağı) ve Enekemkoşak/Cenekemkoşak denir. Anadoluda çocuk oyunlarında büyük ve tıpkı gökkuşağı gibi renkli bilyelere Eneke adı verilir. Teleğüt Tüklerinde ise Eneke sözcüğü koruyucu ruh demektir. Koşak sözcüğünün koç, kukla, ikiz gibi anlamları da bulunur. Tüm dünya mitolojilerinde ilgi çekici bir unsur olan Gökkuşağı pek çok dış tesirle karşılaşsa da bir kuşak olduğu ve yeryüzünü sardığı fikri temelde aynı kalmıştır. Azericede Göykurşağı şeklinde ifade edilir ve anlam Türkçedekiyle aynıdır. Türk kültüründe daima bu kavramı nitelemek için Kuşak tabirinin tercih edildiği görülür. Şamanın göğe çıktığı bir köprü olarak algılanır. Tüm dünya mitolojilerinde gökkuşağına söylencesel anlamlar yüklenir ve çoğu zaman da bunu çağrıştıran isimler verilir. Gökkuşağı görsel olarak tüm insanlığın daima ilgisini çekmiştir, çünkü fizik kuralları gereği ona hiçbir zaman ulaşmak mümkün değildir, bu nedenle geriye tek bir şey kalır, hayalgücünü zorlamak. Gökkuşağının Anadolu'da yaygın olarak kullanılan diğer adı olan Alkım sözcüğü Alkımak (hoş görünmek, hoşa gitmek, hayırdua etmek) fiiliyle bağlantılıdır. Beğenilme, hoşa gitme anlamı bulunur.
Çifte Gökkuşağı


İkincil gökkuşağı farklı yağmur damlalarından dolayı ikinci bir yansımadan kaynaklanır ve 50-53 ° 'lik bir açı ile görüntülenir. İkincil gökkuşağındaki renk dizilişi birincinin tersi olur. İçte kırmızı, dışta mavi. İkincil gökkuşağı daha geniş bir alana yayıldığından birinciye oranla daha sönüktür. İki gökkuşağı arasındaki karanlık bölgeye ise ilk olarak Alexander of Aphrodisias tarafından tarif edildiği için "Alexander's band" denir.
BD  /  at  October 28, 2021  /  No comments

 Global Bilgiler


Gökkuşağı, güneş ışınlarının yağmur damlalarında veya sis bulutlarında yansıması ve kırılmasıyla meydana gelen ve ışık tayfı renklerinin bir yay şeklinde göründüğü meteorolojik bir olaydır. Gökkuşağında görülen yedi renk; kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mordur.

Oluşumu

Tipik bir gök kuşağı kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, civit ve mor renklerinden meydana gelen bir renk sırasına sahip bir veya daha fazla aynı merkezli arklardan ibarettir. En çok rastlanan çeşidi ilkel (birinci) gökkuşağıdır. Bu çeşidin merkez açısı 42° civarındadır ve kırmızı renk dış tarafa, mor renk iç tarafa isabet eder. Bazen ışığı daha zayıf merkez açısı 50° civarında olan tali (ikinci) gökkuşağına da rastlanır.Güneşin ufuktan yüksekliği 52 dereceyi geçerse gökkuşağı oluşmaz, 42,5 derecenin üzerinde olursa gökkuşağı görülmez. Bunda renk dizilişi diğerinin tersidir. Bunların haricinde sadece dar kırmızı veya kırmızı-yeşil renk bantlarından müteşekkil küçük kuşaklar da görülür ve bunlar birinci gökkuşaklarının iç tarafında ve ikincilerin dış tarafında bulunurlar.Gökkuşakları; ışık ışınlarının yağmur damlaları ve sis tanecikleri tarafından kırılması, yansıtılması ve dağıtılması ile meydana gelir. Büyük damlaların meydana getirdiği kuşaklar en parlak ve renk ayrılması en belirgin olanlarıdır. Küçük yağmur damlalarının meydana getirdiği kuşaklar ise daha zayıf ve daha geniş olurlar. Bunun en tipik örneği sis kuşağı olarak da isimlendirilen ve sis bulutu veya buğusu tarafından meydana getirilen beyaz kuşaklardır.

− Genellikle yarım çember olarak gözükmelerine karşın, bir dağ tepesinden veya uçaktan bakıldığında, gökkuşağı konisi olarak adlandırılan çember şeklinde görülebilir.

− Gökkuşağının olabilmesi için gökyüzünde güneş olmalıdır.Gökkuşaklarının sık göründüğü zaman ikindiye doğru özellikle sağanak yağışların geçmesinden sonraki zamandır.Gökkuşağı daima güneşin tam karşısında olan kısımdadır.Gökkuşağını görebilmek için güneşe arkamızı dönmemiz gerekmektedir.
Mitoloji ve halk kültürü

Mitolojiye göre Yunan tanrılarının kraliçesi olan Hera yeryüzüyle haberleşmek istediğinde, "renkli elbise" sini giyerek giden haberci İris'i gönderirdi.Eski Atinada'ki ölümlüler İris'in görev başında olduğunu gökkuşağını görünce anlarlardı. Birçok kültür gökkuşağını cennet ile dünya arasındaki köprü olarak görmektedir. Doğadaki en güzel manzaralardan biri olan gökkuşağı batı kültüründe umut ve şans sembolü olmuştur. İran Müslümanlarına göre gökkuşağındaki renklerin bir önemi vardır. Yeşil bolluk, kırmızı savaş ve sarı ise ölüm anlamına gelir. Sibirya’da güneşin dili olarak düşünülür. Güney Amerika Yerlileri ise denizin üzerinde görülmesinin bir şans olduğuna inanırlar. Diğer adları; alkım, ebekuşağı, ebemkuşağı, eleğimsağma, hacılarkuşağı, meryemanakuşağı, alaimisemadır. Yeygör, Süleyke gibi adlarla da bilinir. Moğollar Solongo derler. Buryatlar ise Holongo olarak söylerler.

Türk kültüründe Alkım veya “Alakuşak” da denir. Umay Ana yeryüzüne inmek için gökkuşağını kullanır. Bazen göğe asılmış bir yay olarak düşünülür. Bazen bir yol olarak tasvir edilir. "Al inancı"yla bağlantılı olarak ele alındığında yerle göğü birbirine bağlayan büyülü bir köprü olduğu anlaşılır. Pura adlı koçlar veya atlar (ruhlar) alkımın üzerinde görülürler. Kazakçadaki tabir ise başka bir mitolojik varlıkla ilgilidir ve Kempirkoşak (Kempirkuşağı) ve Enekemkoşak/Cenekemkoşak denir. Anadoluda çocuk oyunlarında büyük ve tıpkı gökkuşağı gibi renkli bilyelere Eneke adı verilir. Teleğüt Tüklerinde ise Eneke sözcüğü koruyucu ruh demektir. Koşak sözcüğünün koç, kukla, ikiz gibi anlamları da bulunur. Tüm dünya mitolojilerinde ilgi çekici bir unsur olan Gökkuşağı pek çok dış tesirle karşılaşsa da bir kuşak olduğu ve yeryüzünü sardığı fikri temelde aynı kalmıştır. Azericede Göykurşağı şeklinde ifade edilir ve anlam Türkçedekiyle aynıdır. Türk kültüründe daima bu kavramı nitelemek için Kuşak tabirinin tercih edildiği görülür. Şamanın göğe çıktığı bir köprü olarak algılanır. Tüm dünya mitolojilerinde gökkuşağına söylencesel anlamlar yüklenir ve çoğu zaman da bunu çağrıştıran isimler verilir. Gökkuşağı görsel olarak tüm insanlığın daima ilgisini çekmiştir, çünkü fizik kuralları gereği ona hiçbir zaman ulaşmak mümkün değildir, bu nedenle geriye tek bir şey kalır, hayalgücünü zorlamak. Gökkuşağının Anadolu'da yaygın olarak kullanılan diğer adı olan Alkım sözcüğü Alkımak (hoş görünmek, hoşa gitmek, hayırdua etmek) fiiliyle bağlantılıdır. Beğenilme, hoşa gitme anlamı bulunur.
Çifte Gökkuşağı


İkincil gökkuşağı farklı yağmur damlalarından dolayı ikinci bir yansımadan kaynaklanır ve 50-53 ° 'lik bir açı ile görüntülenir. İkincil gökkuşağındaki renk dizilişi birincinin tersi olur. İçte kırmızı, dışta mavi. İkincil gökkuşağı daha geniş bir alana yayıldığından birinciye oranla daha sönüktür. İki gökkuşağı arasındaki karanlık bölgeye ise ilk olarak Alexander of Aphrodisias tarafından tarif edildiği için "Alexander's band" denir.

Toz Nedir?

 Global Bilgiler

Toz; çok küçük toprak parçacıklarından ya da çok çeşitli atıklardan oluşan; yerde, nesnelerin üzerinde ya da havada taşınan çok ince, pudra benzeri madde.

Havada geniş bir alana yayılmış toz kümesi meteorolojide İngilizce dust sözcüğünden gelen DU kısaltması ile gösterilir. Atmosferdeki tozun büyük bir kısmı troposferde görülür ve toz oluşturmaya uygun bölgelerde havalanan toz kümeleri havada çok uzun mesafeler katedebilir.

Atmosferdeki toz kümeleri solunan havanın kalitesini önemli oranda düşürmesinin yanı sıra havacılığı da tehdit edebilir.



Toz pusu, atmosferdeki kuru toz ve tuz parçacıkları nedeniyle oluşan ve ufkî görüşü kısıtlayan fenomen. Meteorolojide İngilizce haze sözcüğünden gelen HZ kısaltması ile gösterilir. Toz pusuna neden olan parçacıklar yaklaşık 0,1 mikron (0,0001 mm) çapındadır ve çıplak gözle görülemezler.
Toz pusu gökyüzünün opal gibi görünmesine neden olabilir. Arka plan karanlık ise mavimsi, aydınlık ise sarımsı görünür. Bu renklere bakılarak, genelde grimsi görünen ve su damlacıklarından oluşan pustan ayırt edilebilir.


BD  /  at  October 28, 2021  /  No comments

 Global Bilgiler

Toz; çok küçük toprak parçacıklarından ya da çok çeşitli atıklardan oluşan; yerde, nesnelerin üzerinde ya da havada taşınan çok ince, pudra benzeri madde.

Havada geniş bir alana yayılmış toz kümesi meteorolojide İngilizce dust sözcüğünden gelen DU kısaltması ile gösterilir. Atmosferdeki tozun büyük bir kısmı troposferde görülür ve toz oluşturmaya uygun bölgelerde havalanan toz kümeleri havada çok uzun mesafeler katedebilir.

Atmosferdeki toz kümeleri solunan havanın kalitesini önemli oranda düşürmesinin yanı sıra havacılığı da tehdit edebilir.



Toz pusu, atmosferdeki kuru toz ve tuz parçacıkları nedeniyle oluşan ve ufkî görüşü kısıtlayan fenomen. Meteorolojide İngilizce haze sözcüğünden gelen HZ kısaltması ile gösterilir. Toz pusuna neden olan parçacıklar yaklaşık 0,1 mikron (0,0001 mm) çapındadır ve çıplak gözle görülemezler.
Toz pusu gökyüzünün opal gibi görünmesine neden olabilir. Arka plan karanlık ise mavimsi, aydınlık ise sarımsı görünür. Bu renklere bakılarak, genelde grimsi görünen ve su damlacıklarından oluşan pustan ayırt edilebilir.


Oraj Nedir?

 

Oraj
Gökgürültülü sağanak yağışlara neden olan kumülonimbus bulutları, yer yüzeyinin farklı ısınması, oroğrafik yükselme ve cephesel sistemlerde dinamik olarak yükselmeyle meydana gelir. Elbette bu bulutların oluşması için yer ve yukarı seviyelerde gerekli soğuk hava ile neme gereksinim vardır. Bu bulutlar yerden 20 km yüksekliğe kadar ulaşabilir, dolu, kuvvetli rüzgar, gök gürültüsü, şimşek, kuvvetli yağış ve hortumlara neden olur. Hortumlarda dönen havanın hızı saatte 500 km ye kadar ulaşabilir. Gök gürültüsüne neden olan bu bulutlar orta enlemde yazın, tropiklerde ise yıl boyunca görülür. Orta enlem siklonlarında bulunan soğuk cephe üzeri ve onun 100 ila 300 km ilerisi (dry line) bu bulutların oluşum alanlarıdır.
Gelişmiş bir oraj bulutu, kümülonimbus
Oraj oluşması için gerekli olan şartlar şunlardır:
Oraj bulutunun dikey yapısı
-Yoğun kararsızlık
-Yüksek nem oranı
-Tetikleyici (katalizör):
  1. Hava kütlesini yukarı zorlayan bir cephe
  2. Hava kütlesini yukarı zorlayan bir dağ
  3. Yeryüzü ile temastaki havanın iyice ısınması
  4. Kutupsal (polar) bir hava kütlesinin düşük enlemlere doğru hareket ederken ısınması
BD  /  at  October 28, 2021  /  No comments

 

Oraj
Gökgürültülü sağanak yağışlara neden olan kumülonimbus bulutları, yer yüzeyinin farklı ısınması, oroğrafik yükselme ve cephesel sistemlerde dinamik olarak yükselmeyle meydana gelir. Elbette bu bulutların oluşması için yer ve yukarı seviyelerde gerekli soğuk hava ile neme gereksinim vardır. Bu bulutlar yerden 20 km yüksekliğe kadar ulaşabilir, dolu, kuvvetli rüzgar, gök gürültüsü, şimşek, kuvvetli yağış ve hortumlara neden olur. Hortumlarda dönen havanın hızı saatte 500 km ye kadar ulaşabilir. Gök gürültüsüne neden olan bu bulutlar orta enlemde yazın, tropiklerde ise yıl boyunca görülür. Orta enlem siklonlarında bulunan soğuk cephe üzeri ve onun 100 ila 300 km ilerisi (dry line) bu bulutların oluşum alanlarıdır.
Gelişmiş bir oraj bulutu, kümülonimbus
Oraj oluşması için gerekli olan şartlar şunlardır:
Oraj bulutunun dikey yapısı
-Yoğun kararsızlık
-Yüksek nem oranı
-Tetikleyici (katalizör):
  1. Hava kütlesini yukarı zorlayan bir cephe
  2. Hava kütlesini yukarı zorlayan bir dağ
  3. Yeryüzü ile temastaki havanın iyice ısınması
  4. Kutupsal (polar) bir hava kütlesinin düşük enlemlere doğru hareket ederken ısınması

ZIRAI DON DOLU EROZYON ÇIĞ DÜŞMESİ SU TAŞKINLARI KURAKLIK HORTUMLAR SİS KUVVETLİ RÜZGAR VE FIRTINA ORMAN YANGINLARI HEYELAN SEL BASKINI YANARDAĞ PATLAMASI DEPREMLER TSUNAMİ TRUF MANTARI KUŞ CENNETİ NEMRUT KRATER GÖLÜ COMBATING DESERTIFICATION

Copyright © 2013 Küresel Isınma-İklim Değişikliği-Çölleşme. WP Theme-junkie converted by Bloggertheme9
Blogger templates. Proudly Powered by Blogger.